31 Temmuz 2013 Çarşamba

İstanbul yolcusu kalmasın :)

DSC00024

 Bugün, tatil öncesi atölyede son gündü. Uçar vaziyetteydik resmen :) Öğrencilerimiz, siparişler, kapıdan geçerken merak edip gelenler, ziyarete gelenler, çok ama çok keyifliydi doğrusu...

DSC00017

Şimdi şarj olup dinlenme, bol bol araştırıp yeni fikirlerle iş başı yapma zamanı... Ama ne yalan söyleyeyim atölyeyi özleyeceğim ;)

Ben de gider ayak evde bir dolap boyadım. Kendisi tel dolap olur. İçine ne koyarım şimdilik bilmiyorum ama küçük kavanozlarda cici bir şeyler güzel gider sanırım :) Artık onu dönünce düşünürüm...

DSC00020

Dolaptaki işlem basamakları şöyle: Keten rengi boyadım, üzerine yağlıbpya ile budak çalıştım, içine yağlıboya sürdüm ama silmedim. Tabi bunları yaparken yağlıboyayı inceltmek için terebentin kullandım ki çabuk kurusun. Kuruyunca iyice parafin sürüp maviye boyadım ve güzelce zımparaladım. Son olarak yine biraz yağlıboya eskitme yaptım. Yağlıboya olarak da raw umber kullandım. Aslında bu tekniği mutfak masamda da kullanmıştım hatırlarsanız: TIKTIK... Bugün Sherwood mobilyeden bir bey gördü çok beğendi. Eh benim de koltuklarım kabardı :)

DSC00019

Bu gece İstanbul'a doğru yola çıkıyorum. Canım kardeşimi görüp geleceğim. Çooook özledim kendilerini :) Beşi gecesi binip altısı sabahı yeniden Ankara'da olacağım. O zamana kadar beni biraz özleyin ;) Çünkü ben sizi özleyeceğim :)

DSC00022

 Herkese benden öpücükler.....

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Lord of the Rings

DSC00012


Lord of the Rings serisi en sevdiğim film serilerinin içinde galiba ilk sırayı alıyor. Defalarca izledim ve sanırım defalarca daha izleyebilirim. Fantastik filmler hep ilgimi çekti zaten. Hatta çocuk filmi bile olsalar. Yani Harry Potter gibi. (Her ne kadar Harry Potter'ın son bölümleri çocuk filminden çıkmış olsa da...)

Seksenli yılların filmi olan Willow da bunlardan birisi. Val Kilmer'ın genç olduğu zamanlardan kalma. Bir de Indiana Jones var tabi. Ahh ah Harrison abi... :)

Nerdeyse unutuyordum. Conan da var elbet. Bir de Heman vardı gölgelerin gücü adına bir çizgi film :)

Ama LOTR'in yeri başka bende. Dungens and Dragons oyunundan olsa gerek. Bilgisayar oyunundan bahsetmiyorum. Kanlı canlı bir araya gelip arkadaşlarla rol oyunu oynamaktan bahsediyorum. Ben elf olurdum adım da Elora idi. Elora Willow'daki bebeğin adıydı :) Eşim bir DM'dir. Yani oyun kurucu. Zamanında bize oyunlar kurar oynardık. Son derece keyifli bir oyundu. Ben büyücüydüm ve ok kullanırdım. Bir arkadaşımız barbardı ve kılıçla dövüşürdü. Hatta çoğu zaman T cetvelini alır eline kılıç gibi savururdu. Bir diğer arkadaşımz daha vardı. O da büyücü olur, dager kullanırdı. Saatlerin nasıl geçtiği anlamazdık. Hayal ederek oynamak kadar zevklisi yok. Dungens and Dragons yani D&D oyunu zaten LOTR yani Lord of the Rings kitabından esinlenilerek yapılmış diye birşey duymuştum...

Yani anlayacağınız film dağarcığım bu türle dolar taşar....

DSC00010

Bu kitap kutuları ilk gördüğümde de aklıma ilk gelen bu olmuştu. Orjinal bir kitap kapağı şeklinde yapmak. LOTR da çok uydu sanki :) Sehpamın üzerinde de pek şık durdu ama kızım el koymazsa tabi :)

DSC00013

İşlem basamakları şöyle:

Kutunun sayfa görüntüsü verilecek yan kenarlarını camel, diğer yerleri burnt amber kahverengi boya ile boyadım.

İnternetten bulup bastığım, sonra da kitabın ölçülerine uygun halde büyültüp küçülttüğüm kağıtları dekupaj yaptım. Ancak kutunun içine yapıştırdıklarımın kenarlarını yaktım. 

DSC00014

Yan taraflarına yağlıboyayı hafif terebentinle inceltip sürdüm ve budak aletinin düz tarak kısmı ile sayfa görüntüsü verdim.

Son olarak diğer yerlerine de yağlıboya ile eskitme yaptım. Kurudu. Verniklenecek :)

Not: Yağlıboyayı Raw umber kullandım rengi pek yakıştı.


26 Temmuz 2013 Cuma

Yarım işler bitiyor...

DSC00001

Bir uyku sorunum var. Daha doğrusu uykusuzluk diyelim. Yani uykuda geçen zamana acıyorum diyebilirim.

Oysa yapmak istediğim öyle çok şey var ki... DSC00002

Tabi bu arada yarım bir sürü iş beni bekliyordu. Eh yaz rehavetinden kurtuldum, şimdi çalışma zamanı...
DSC00003

Bu çarpı işi kızlar da geçen sene işlediklerimdi. Bir türlü çerçeveleyememiştim. Sonra atölyeye oymalı çerçeveler geldi. Uyucağını düşünüp aldım ama bir türlü boyamaya elim gitmedi... bu güne kadar. Çerçeveleri beyaz boyayıp zımpara ile eskittim. İşte o kadar ;)

DSC00004

İşlemelerime çok uydu bence. Şimdi evde onları asacak yer düşünmeliyim :)

 DSC00006 DSC00007 
 


DSC00008

25 Temmuz 2013 Perşembe

Balık, çapa ve küçük tuvalet diyip geçmeyin :)

DSC00047

Küçük tuvalet diyorum ama aslında biz orayı çocukluğumuzda hep misafir tuvaleti olarak bildik. Ben de aynen öyle yaptım zaten. Hatta evin içini yaptırırken en sevdiğim yerlerden birisi oldu. Orayı tasarlarken çok zorlandım. Çünkü o kadar küçük bir yer ki iki kişi yan yana duramaz ama yeter de artar bile :) O ufacık yere bile yapacağımı yaptım tabi ;)


En çok zorlandığım kısmı lavabo seçmekti. O kadar dar bir alana altı dolaplı şık birşey bulmak çok zor biliyor muydunuz? Sonunda İKEA'daki en küçük boy dolaplı lavabo aklıma yattı. Fayanslara da uydu. Zaten fayansları yaptırırken özellikle en sade ve göz almayacak olanı seçtim. Malum süslemeyi seviyorum ya :) karman çorman görünmesin diye...

Lavabonun ardından ayna seçme işi çıktı. Önce kendim boyamak istedim. Ama MDF olmasın istedim. Kalın kenarlı olsun ama çok klasik olmasın dedim. E tabi istediğimi bulamadım :) Sonra, bir gün dolap kulbu bakmak için Zara Home'a girmiştim ki bu aynayı görüp vuruldum... Kulpları unutup aynayı alıp çıktım...

Bir de tuvalet kağıtlığı-fırça-çöp kutusu kabusu başladı. Ne yazık ki o kabus hala devam ediyor. Tabi ki birşeyler aldım, güzeller de ama tam istediğimi tutturamadım. Biraz modern kaldılar tuvalete. Ama elbet birgün bir yerde karşıma çıkacaklar :D

Son olarak ışıklandırma beni biraz yordu. Tuvalette kesinlikle deniz teması kullanmak istediğimden çok abartılı olmayan şık birşey aradım. Şeklini beğendiklerim kalitesizdi. Kaliteliler çok klasik ya da aşırı moderndi falan derken yusyuvarlak dümdüz birşey beğendim. Hatta beğendiğime kendim bile şaştım :)

Aaaaa bir de armatür olayı var tabi... Her ne kadar metali bana biraz parlak görünse de uydurabildiğimin en iyisi buydu. Çünkü armatürler genelde artık lavabonun üzerinden olacak şekilde tasarlanıyor. Oysa ben eski tarzda duvardan çıkan birşey aradım ve zaten tesisatımı da ona göre yaptırmıştım...


DSC00048

Buraya kadarki kısım sancılı olan kısımdı. Sonrası tamamen eğlence: DSC00054

Bu seramik balığı çoooook uzun yıllar önce, sanırım 10 yıl kadar oluyor, Moskovadan almıştım. El yapımı olan balığıma ciddi bir para ödemiştim zira Moskova'da tanınmış bir seramik sanatçısının eseriydi. Sonra taklitleri çok çıktı tabi... Ah bir de o sanatçının adını hatırlayabilsem :/

DSC00052

Bu panoları da üç yıl önce nereye asacağımı bile bilmeden sırf deniz tutkum nedeni ile yapmıştım. Deniz feneri en sevdiğim figürlerdendir. Bir de Mayakovski'yi severim. Ne alaka diyeceksiniz :) Mayakovski de deniz fenerlerini çok severmiş. Zaten soyadındaki "Mayak" deniz feneri anlamına geliyor...

 DSC00050

Bu deniz feneri mumlukları da geçen yaz Anamur'dan komik fiyatlara almıştım. Hemen hemen her tatil yöresinde bunlardan bulmak mümkün tabi...

 DSC00042

Buradaki rafta arkada görünen fenerlerden birisi hediye geldi. Diğerini de bu sene İKEA'dan aldım. Havlular  ise Madam Coco... Rafa gelince :) O da gri renkteydi. Ben onu kırık beyaz boyayıp zımparaladım. Aramızda kalsın ama aslında o raf şarap kadehliği hihihi... Havluluk olarak da güzel olmamış mı ama?

 DSC00044 DSC00045

Ve başlığımda da belirttiğim balıklarım ve çapalarım... Bunları bugün yarım saat içinde yapıverdim. Çok basit ama keyifli oldular bence. Boya-zımpara ile eskit- az biraz stencil az biraz dekupaj... İşte bu kadar. Aslında balıkları birbirine halatla bağlayıp asacaktım ama sonra duvarda daha güzel durduklarına karar verdim. Sıkılırsam çıkarır biraz da asarak kullanırım :) DSC00059

Tabiiii bu kadar deniz temasının içinde deniz kabuğu olmadan olur mu? olmaz... Daha önce bahsetmişmiydim bilmiyorum ama deniz kabuğu bende hastalık. Nerde bulsam alıp eve getiriyorum. Ne yapacaksam onları :)

DSC00060

Ama lavabonun ortasındaki o sevimsiz deliği kamufle etmek için son derece dekoratif bir çözüm ;) Bazen deniz taşı da koyarım hatta...

İşte bu kadar... Bu ufacık yerin dekorasyonu benim nerdeyse iki ayımı aldı. Evin diğer yerlerini anlatmayayım isterseniz hahaha :D Ufacık yerde yok yok değil mi? Aslında yok var... Yani denizle ilgili bu kadar çok tema varken bir yelkenli buraya güzel olmaz mıydı? Ehhh onu da yaparız heralde bir ara :)

eskitmeden de olabiliyormuş :)

DSC00036

Geçen sene çarpı işi malzemeleri için bir dolap yaptırmıştım bizim ustaya. O zaman bu zamandır yarı boyalı yarı boyasız salonun bir köşesinde duruyordu. Şu sıralar çok çalışkanım :) evde ne varsa yapılsın bitsin istiyorum. Dün gece on sularında başladığım çekmeceli kutum üç buçuk sularında nihayetlendi... Bu arada eskitmeye bayılan çok seven ben bu dolapta hiç ama hiç eskitme yapmadım... Bol bol stencil ve romantik güller....

 DSC00037 DSC00038
DSC00039 DSC00041

23 Temmuz 2013 Salı

tik tak saat kaç? / What time is it?

20130723_220104

Uzzzuuuuuun zamandır atölyede duran bir yuvarlak sehpa vardı. Nam-ı diğer fiskos masası... Beyaz boyanmış, zımpara ile eskitilmiş bir şekilde duruyordu köşecikte. Sonra üzerine transfer yaptık. Ama ne bileyim içimize sinmedi işte... Uzun bir süre de o şekilde Nalan ablanın masasının önünde durup durdu.

Sonra ben Petersburg'a gittim, geri döndüm, bir de ne göreyim? Sehpa hala aynı şekilde oracıkta.... Ben de epeydir salondaki penceremin önünde duran iki kolduğumun arasına bir sehpa istiyordum. Dün Ece dedim ben alayım mı bu sehpayı? O da al diyince on dakikada beyaza boyadım üst tarafını. Akşam da atölyeden çıkmadan önce Füsun ile birlikte onbeş dakikada çizdik kazıyı verdik... Bugün de beş dakikada yağlıboyayı terebentin ile karıştırıp sürüp siliverdim, güneşe de koyuverdim. Tabi terebentin olunca hemncik kurudu yağlıboya.

20130723_210518 20130723_220147

Eve gelince benim dandik yazıcıdan bir saat şablonu çıkardım, parça parça sehpanın ölçüsüne göre fotokopide büyüttüm. Karbon kağıdı ile sehpaya geçirdim. İnce fırça ile çizdiğim yerleri siyaha bir kat boyadım.

 20130723_214719

Ardından da bir güzel zımpara yaptım (yağlıboyanın üzerinden zımpara müthiş oldu bence)... Aaaa bir de baktım ki bitivermiş :)

 20130723_215958

Eeee başında fiskos yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağım arkadaşları kahveye ve çaya bekliyorum :)

 20130723_220104


***

Greengate ve ben :)

20130723_013050

Sevgili blogdaşım pembe yastık blogunda Green Gate ürünlerinin Tepe Home'da satışı çıktığına dair yazısını yayınladığı anda içime bir ateş düştü :) Nedir o renkler o desenler... Zaten eskiden beri hayranımdır hani şu bilindik gül desenine ve renklerine...
20130723_013104 Untitled
Soluğu Bilkent'deki Tepe Home'da aldım... sonra da aldım :)
20130723_013121
Aldığım yetmedi bir de baktım ki Rossmann'dan aldığım peçete çok uydu aldıklarıma... Taaa bir yıl önce boyadığım üstünü bir türlü projelendirediğim galvanizleri çıkardım ortaya, ver elini peçete yapıştırma :) Sonuç şöyle oldu:
20130723_020535

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...